Güncel

Dünya Kadın Yürüyüşü etkinlikleri başladı

Nusaybin: Dünya Kadın Yürüyüşü etkinlikleri kapsamında dünyanın farklı ülkelerinden kadınların geldiği ve Yeni Demokrat Kadın’ın da katıldığı buluşmada, Mêrdîn/Nusaybin’de paneller gerçekleştirildi ve kadınlar sözlerini söyledi. Mitanni Kültür Merkezi’nde düzenlenen panellerden biri olan ve moderatörlüğünü KJA Yürütmesi’nden Seve Demir‘in yaptığı “Demokratik konfederalizm ve kadın öncülüğü Rojava Devrimi” başlıklı panelde konuşmacı olarak yine KJA Yürütmesi’nden Melike Karagöz ile Cizre Kantonu Adalet Divanı üyesi Hiva Arabo yer aldı.


YPJ’nin Rojava’da bir tarih yadığını vurgulayan Demir, “Kürt kadın özgürlük mücadelesi tarihe altın harflerle kadın adını yazdırdı. Kadın mücadelesini sadece Rojava ile de sınır tutmadı, tüm dünyaya yaydı. Rojavalı kadınlar, kadın özgürlük mücadelesinde yerini nasıl alacağını bize gösterdi. Bizler de başta Rojavalı kadınlar olmak üzere tüm dünyadaki kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz ” dedi.


“Kadın mücadelesi Saralar’dan, Arin’lere devam edecek”


Açılış konuşmasının ardından panelistlerden ilk olarak Cizre Kantonu Adalet Divanı üyesi Hiva Arabo konuştu. Dünya kadınlarına, Cizre Kantonu’ndaki kadınların selamlarını ileterek sözlerine başlayan Erabo, 2015 yılının kadınlar için özgürlük ve eşitlik yılı olduğunu vurguladı.


Arabo, “Kadın mücadelesi Saralardan, Arinlere kadar devam etti. Bizler de bugün buradan mücadelelerine sahip çıkacağımız sözünü veriyoruz” vurgulayarak, kadın yürüyüşünün Rojava kadınlarına adanmasının büyük bir onur olduğunu ifade etti. Arabo, sözlerinin devamında kadınların dünyada nesne haline getirildiği üzerinde durarak “Kadınlar hep ikinci plana atıldı. Ötekileştirilerek büyük katliamlara maruz kaldı. Bu katliamlar kendileriyle birlikte bir kaos getirdi ve bu kaos içirişinde kadınlar büyük bir çıkış yaptı. Küçük bir kıvılcımla başlayan çalışma büyük bir direnişe dönüştü. Rojava’da yerelden bir yönetim esas alındı. İnkar edilen toplum ve kadın yeniden Rojava modeliyle dirildi.”
Suriye rejiminin siyasetinde kadının yeri olmadığına işaret eden Arabo, devrim sonrası yaşanan değişimi ise “Kadınların daha önce Suriye rejiminde siyaset yapma yetkisi yoktu. Demokratik bir siyaset yürütülmüyordu. Oysa ki özgür bir yaşam için kadınların siyasetin içinde yer alması bizi için çok önemli. Şuan ise Rojava Kantonu’nda siyasetin tüm alanlarında kadın yer alıyor” dedi.

Arabo’nun ardından konuşan Melike Karagöz, Demokratik Konferalizm üzerinde durdu. Konferederalizmin yüz yıllardır birçok toplumlar tarafından yaşamsallaştırıldığını dile getiren Karaköz, “Demokratik Konfederalizm, toplumsallığa en yakın sistemdir. Farklı renkleri ve dinleri bir arada yaşatabilecek bir sistemdir. Bunun dışında bir sistem eksik kalır. Bu nedenle de toplum tarafından Demokratik Konfederalizm kucaklanmaktadır. Her ne kadar ulus devlet ön plana çıksa da bu sistem iktidarlar tarafından yönetilmekte ve toplumlar köleleştirilmektedir” dedi. Sunumların ardından soru-cevap şekilde program devam etti.


Kültür Merkezi’nin bir diğer bölümünde ise “Ekoloji ve Doğanın Sömürüsü” oldu. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Beyza Üstün‘ün yaptığı panele ise konuşmacı olarak Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nden Zeynep Akıncı ile Alman ekolojistler Trude Muyrath ile Urike Brown yer aldı.

Nusaybin Belediyesi Eş Başkanı Sara Kaya yaptığı açılış konuşmasında Rojava devriminde mücadele eden ve sınır nöbetinde bulunan tüm kadınları selamladı. “Rojava Devrimi, kadın ile başladı ve yine kadınların özgürlüğü Kürt kadınların özgürlüğüyle gelecektir. Biz kadınlar bu yılı Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü kazandığı yıl olarak kutlayacağız. Sakine Cansız, Arin Mirxan, Kader Ortakaya’lara söz veriyoruz ki onların mücadelesini yücelterek, kadın özgürlüğünü getireceğiz” dedi.

“Kadın demek doğa demek”

Açılış konuşmasının ardından ilk sunumu yapmak üzere Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nden Zeynep Akıncı söz aldı. “Doğa ve Kadın” ilişkisi, “Eril zihniyet ve faşizm” üzerine sunumlarda bulunan Akıncı, kadının ekolojide bir ağacın yeşeren yapraklarında, doğanın her alanında yer aldığını vurguladı.

“Egemenler bizden korkuyorlar”

Panelin moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Beyza Üstün ise, Mezopotamya topraklarında hayata geçirilen barajların tehlikelerine ve barajların yapımının nedenleri üzerinde sunum yaptı. Kürdistan topraklarında oluşturulan barajların amaçlarından birinin güvenlik yollarının artırılarak egemenlerin korunmak istenmesi, ikincisinin ise egemenlerin, sermayelerinin kârı için su üzerindeki hakimiyetlerini sağlamak olduğunu belirten Beyza, “İki isteklerini de barajlar yaparak gerçekleştirdiler. Egemenler bizden korkuyorlar ve biz onlardan korkmuyoruz. Mücadelemiz her alanda olduğu gibi doğa katliamı karşısında da olacak. Onların yapmak istediği katliamlara asla izin vermeyeceğiz” dedi.

Üstün’ün sunumu sırasında kaya gazı çalışmasının yol açtığı çevresel kirlilik ve kanserojen etkiyi anlatan bir sinevizyonu gösterimi de yapıldı. Üstün, Amed, Silvan ve Hozat arasında yapılmak istenen kaya gazı çalışmasına izin verilmesi halinde Kürdistan halkını büyük bir tehlikenin beklediğini vurgulayarak sunumunu bitirdi.

 

Akşama doğru gerçekleştirilen etkinliklerden sonra Nusaybin halkı dünya’nın dört  bir tarafından gelen kadınlara evlerini açtı. 7 Mart günü ise saat 09.00’da Nusaybin-Qamışlo sınırında, bütün kadınlar bir araya gelip sınırda 8 Mart coşkusu sürdürecekler.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu