Güncel

İsyanın adı Özgecan

Her bir güne başlarken yenisini duymaya korktuğumuz haberlerden biriyle uyandık 13 Şubat sabahı. Dört gün önce evine gitmek isteyen Çağ Üniversitesi öğrencisi Özgecan’ımızı bindiği Tarsus Mersin Adana arasında yolcu taşımacılığı yapan aracın şoförü Suphi Altındöken, Necmettin Altındöken ve Fatih Gökçe tarafından tecavüze uğrayıp önce boğazı kesilerek öldürüldü daha sonra ise yakılarak katledildi. Evine gitmek için bindiği dolmuşta kadın arkadaşımız inemedi ve vahşice katledildi.

Haberi öğrendiğimizde içimiz de fırtınalar koparken sessiz kalamazdık. Önce Tarsus’a gidip oradaki atmosfere baktım. İnsanların öfkesi artık taşmış durumdaydı. Duyuyoruz ki tecavüzcü katillerin evlerinin orda TOMA ve polis ekipleri bekliyormuş. Halk katillerin evine saldırmasın diye devlet katilleri koruyordu. 14 Şubat sabahı cenazenin kaldırılacağını öğreniyoruz. Özgecan’ın cenazesi otopsi işlemlerinden sonra cem evine getiriliyor ardından Akbelen mezarlığına getirildi. Bizler de mezarlığa gidiyoruz. Kadınların öfkesinin sokaklara taştığını artık susmadıklarını isyan ettiklerini etrafımızda ki sohbetlerde duyuyordum. Kadınlar özellikle kadın cinayetlerinin sorumlusu olarak sistemi yani T.C’yi görüyordu. Devletin erkekleri koruduğunu yasanın erkek tarafında olduğunun orda bulunan bütün kadınlar farkındaydı.

Annesinin feryatlarını duydukça öfkemiz kat kat artıyordu, boğazımız düğüm düğüm söylemek istediğimiz o kadar çok şey varken o an sadece hesabını kadınlar yani bizler soracağız diyebildik. Çünkü biliyoruz ki sesimizi yükselttikçe sokaklara çıktıkça ve tacizcileri, tecavüzcüleri teşhir ettikçe hesap sormaya başlayacağız. Namaza geçileceği zaman hocanın kadınlar geriye doğru çekilsinler sözüne karşılık en önde durmaya devam ettik. Helallik alınırken hocanın ‘katiller ıslah edilsin’ diye konuşmasına ‘katiller ıslah edilmesin, kendi adaletimizi kendimiz arayacağız’ diyerek hep birlikte tepkimizi dile getirdik. Sıra tabutu taşımaya geldi. Tıpkı beş kızıl karanfilimizi son yolculuklarına uğurlarken tabutunu biz kadınlar taşıdığımız gibi Özgecan’ımızın da tabutunu yine biz kadınlar taşıdık. Kadınların hepsinin tabutu taşıma isteği ucundan da olsa tutarak Özgecan’a karşı son görevlerini yerine getirmek istiyorlardı. Mezarlıktan ayrılmadan önce katillerden hesap soracağımızı ve olayın peşini bırakmayacağımızı söyleyerek mezarlıktan ayrılıyoruz.

Mezarlıktan ayrıldıktan sonra mersin kadın platformunun forum önüne yaptığı çağrıya gidiyoruz hep birlikte. Kadınların öfkesine burada bir daha şahit oluyoruz. Yolu kapatıp hep birlikte ‘Özgecan’ın hesabı sorulacak’,’kadınlar sokağa hesap sormaya’ diye sloganlarımızı atıyoruz. Basın metni okunduktan sonra binlerce kadınla birlikte yolu kapatarak Özgecan’ımızın evine doğru yürüyüşe geçiyoruz. Yürüyüş esnasında sloganlarımızı en gür sesimizle atmaya devam ediyoruz. Eve ulaştığımızda taziye çadırları kurulmuştu. Özgecan’ın annesi gelip kısa bir konuşma yaptı. Konuşmada zorlanan ana kızıma bunu yapanlar cezasını çeksinler diyebildi. Ardından çadırlara geçiyoruz. Gözyaşlarımızı tutmakta zorlanıyoruz. Yukarı ailenin yanına çıkıyorum belki konuşma imkânımız olur diye. İçeri girdiğimde ağzımdan sadece başınız sağ olsun çıkıyor. Önce ablasının bulunduğu odaya gidiyorum ablasının yanında Özgecan’ın arkadaşları. Babasını sorduğumuzda ayakta duramadığını sürekli bayıldığını öğreniyoruz. Hepsinin ağzından çıkan böyle bir acıya dayanılır mı?

Dayanılmaz! Dayanmayacağızda. Evde, sokakta, toplumsal yaşamda bizleri yok saymak için hergün yeni bir saldırı ile karşımıza çıkanlar fazla umutlanmayın. Meydanları boş bırakmayacağız. Her yerde isyanımızı, direnişimizi yayarak sokaklarda olacağız. Özgecan’ın ve bütün kadın katillerinin peşini bırakmayacağız. Özgecan Aslan’ın hesabı sorulacak! Özgecan’ın hesabını kadınlar soracak!

Mersin’den bir YDG’li

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu